Ağır kişilik bozukluklarının psikopatolojisinde
hasetin önemli bir rolü vardır.
Hasetin
kökeni anneyle yaşanan hoşnutluk deneyimlerinin azlığı
ile ilişkilidir. Bu hastalar hasete karşı değersizleştirme, kontrol
etme ve narsisistik içe kapanma gibi savunmalar geliştirirler.
Aynı zamanda başkalarında haset uyandırma korkusu
da bu hastaların işlevselliklerini sınırlayan önemli nedenlerdendir.
Yakın ilişkilere ve tedavi ekibine yönelebilen haset
duyguları kişilik bozukluğu gösteren kişilerle istikrarlı bir
ilişki sürdürmeyi oldukça güçleştirir.
Örneğin: Ağır borderline ve
paranoid özellikler gösteren Bayan C, evinin olduğu sokakta
yürürken sokaktaki kişilerin ve mahalle esnafının kendisinde
var olan üstün özelliklere (güzelliği, zeki ve eğitimli oluşu) haset duyduklarını ve bakışları ile kendisini küçültmeye
çalıştıklarını düşünmektedir. Bu durumun kendisinde korku
ve endişe yarattığını paylaşan hasta kendisinin de bakışlarını onlara dikerek onların üstünlüğünü yok ettiğini belirtmiştir. Aynı zamanda saçları parlak ve güzel olmasın diye asla vitamin
almayan ve psikoterapi seanslarında kendindeki olumlu
özellikleri ve değişimleri paylaşmayan C, bu yolla, terapistinin
de kendisine haset duyacağını düşünüp bundan korunmaya
çalışmaktadır. (Hasta bu duygularını daha sonraki süreçlerde terapistine anlatabilmiştir).
Kaynak: Nurhan Eren, Ağır Kişilik Bozuklukları ve Hemşirelik Girişimleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder