Geştalt yaklaşımında dirençle ilgili olarak yapılan çalışmaların amacı, danışanın dirençlerini fark etmesi ve bunlarla ilgili sorumluluklarını üstlenmesidir.
Geştalt yaklaşımında direnç, kişiliği anlamada ve geliştirmede kullanılacak çok önemli bir araçtır. Bu nedenle terapide dirence karşı değil, dirençle birlikte çalışılır.
Terapide dirençle karşılaşırken kullanılabilecek yollardan biri de danışanın kendisi ile direnci arasında bir diyalog oluşturmasıdır. Bu uygulama ile danışanın neye direndiğinin farkına varmasının yanı sıra, direncinin bir parçası olduğunu kabul etmesi ve direncinin sorumluluğunu alması da sağlanır.
Aşağıda Geştalt terapinin diyalog kurma ile ilgili bir uygulaması yer almaktadır:
(Aysel, bir terapi esnasında çok yüksek, geniş ve tuğladan bir duvar olduğunu, renginin beyaz, bazı yerlerinin soyulup dökülmüş olduğunu belirtti)
Aysel: Çok yüksek ve geniş görünüyorsun. Seni aşmam imkansız. Kendimi senin karşında çaresiz ve küçük hissediyorum.
Duvar: Evet, ben yüksek ve genişim. Kendimi çok iyi hissediyorum. Beni asla aşamazsın. Burada duracağım.
Aysel: Niye orada duruyorsun? Neden seni aşmamı engelliyorsun?
Duvar: Ben burada duruyorum, çünkü senin tehlikeli şeyler yapmanı istemiyorum. Eğer ben burada durum seni engellemezsem, yanlış işler yaparsın, başın derde girer. Benim sayemde insanlara hayır diyemiyorsun. Onların istediklerini yerine getiriyorsun ve onlar da seni seviyor.
Aysel: Evet, doğru. Onların beni sevmelerini istiyorum, kimseyi kırmak istemiyorum. Ama onlar bana hayır diyebiliyorlar. Beni kırıyorlar. Sen o zaman Sen o zaman beni koruyamıyorsun.
Duvar: Ben onların seni kırmalarını engelleyemem. Sadece senin onları kırmanı engelleyebilirim. Ama buna karşılık seni seviyorlar.
Aysel: Eğer beni sevseler, beni kırmazlar. Bunun sevmeyle ilgisi yok, sorun çıkartmıyorum diye beni seviyorlar. Çıkartınca sevmiyorlar. Daha doğrusu sorun çıkartmamamı seviyorlar. Zaten fikrimi ya da ne istediğimi soran yok.
Duvar: Bak gördün mü işte, aslında senin pek de öyle önemli fikirlerin yok. Ne istediğini de bilmezsin. "Benim için fark etmez" der durursun. Benim sayemde fikrim olsun diye kendini yormuyorsun. Ne istediğini düşünüp zaman harcamıyorsun. Daha ne istiyorsun?
Aysel: Evet, çoğu zaman ne istediğimi bilmem ama bildiğim zamanlar da oluyor. ayrıca her konuda olmasa da bazı konularda fikirlerim var tabii ki ve bunları söylemek istiyorum.
Duvar: Söyle de sana gülsünler. Bakalım o fikirlerin doğru mu? Hem senin istediklerin önemli mi sanki?
Aysel: Bilmem ki. Önemli olmasını isterim aslında. Benim için önemli en azından. Hem niye hep başkalarınınki önemli oluyor? Sen olmasan belki daha çok konuşacağım. Evet, üstelik çok sağlam da görünmüyorsun, beni engelleyeceğine yardım etsen daha iyi olmaz mı?
Duvar: Bilmem ki sana güvenebilir miyim? Korkuyorum, üzülürsün diye. Yok, yok olmaz. Sana güvenemem.
(Uzun süren diyaloğun bu kısmında Aysel sevilmeme, beğenilmeme ve kendini ortaya koymama ile ilgili korkularının, duvarın onu nasıl korumaya çalıştığının farkına varmaya ve yavaş yavaş ona karşı gelmeye çalıştı.)
Kaynak: Doç Dr. Ceylan Daş, Geştalt Terapi, 2014.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder