Reform-Chess diye satranç üzerine düşüncelerini anlatan bir kitabı da bulunan Macar kökenli eğitim psikoloğu Laszlo Polgar'ın ,yetenek denilen şeyin sonradan kazanılabileceğini düşünen ender sosyal bilimcilerden biri olarak adını duyurmasının ilginç bir hikayesi vardır.
Polgar, yeteneğinin doğuştan değil, öğrenilebileceğine ilişkin bir iddiaya sahiptir.
bu iddiasını kanıtlamak için, kendisinin hiç bilmediği bir alanı, satrancı seçer. sonrasında başkalarına çılgınca gelebilecek bir yöntemle bu iddiasını kamuoyuyla paylaşır. Hemde evlilik davetiyesi çıkarak...
Gazetede ki ilan:
''Yetenek doğuştan gelmez, kazanılabilir, bunu kanıtlamak için benimle evlenecek bir kadın arıyorum.
Evleneceğiz ve çocuklarımıza küçük yaştan başlayarak satranç öğreteceğiz, buna hazırsanız benimle evlenin.''
Her çağrının bir duyanı da olacaktır.Nitekim, Türkçede teşbihte hata olmasın,'' Topal atın, kör alıcısı olur''
İlan, Clara adında bir öğretmenin ilgisini çeker. polgar'ı bulur ve onunla evlenmeyi kabul ettiğini açıklar.
Deney için ilk adım atılmış olur.
Deneylerini ispatlamak için seçtikleri alan satrançtır ve ne yazık ki ikiside hiç satranç bilmemektedir.
Birlikte kitaplar alarak ve çalışarak öğrenmeye başlaralar ve bu arada ilk çocukları dünya ya gelir suzan adını verirler.
2 yaşına gelen suzan için eğitimler başlamaktadır. Okul yıllarına gelene kadar eğitimi evde de devam etmektedir.
Suzan okadar başarılı olur ki Dünya satranç konfederasyonu tarafından verilen, en yüksek ünvan kabul edilen ''Grand Master'' alan ilk kadın ünvanını alır.
Gösterdiği üstün başarı nedeniyle erkekler arasında yapılan satranç yarışmasına da katılan ilk kadındır.
Bugün, bir satranç dahisi olarak tanımlanan Suzan Laszlo'nun bu özelliğini babası ve annesinden geliştirdiği, sıradışı bir yöntemle kazandığı ortadadır.
Yaşanılan deneyden hareketle kendi beynimizin sınırlarını geliştirebiliriz.
Bunun için öncelik vermemiz gereken şeylerin başında kendimizi disipline etmek gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder